Son Geyikler:

DİGER BLOGLARIM

http://marandafer.wordpress.com/ http://marandafer2.wordpress.com/

31 Ekim 2007 Çarşamba

çikoyla hiloşun araba dıyaloğu


arabada gıderken cam buğlanır


-selpak varmı şu camı sileyım

-yok abi

-ulan bir kızın çantasında nasıl selpak olmaz yaa hayret pişii

-selpak yok orkit verim :D

-allah belanı versin!



30 Ekim 2007 Salı

çiko ile hiloş n diyologları







aabiii, burda arap dolması vardı vardı nooldu..?
- yedim.
- e burda ablamın yaptıgı pasta vardı..?
- onlarıda yedim.
- yaa kolayı nereye koyduun?
- içtim.
- ohaa be! yuh be camışşş!

- burda yarım bi milka var yiyorum ona göre
- yiyemezsinkiii yaladım ben onu

- abi karabiber nerdee...?
- ulan bide evin kızı olucaksın, hayret bişey yaa!!!
- ya söylesenee..

- abi rimelimi gördünmüü..- ben sürüyorum şimdi bidakka.
kurusun far da sürüp vericem manyakmısın kızım sen ne biliym ben senin rimelini...!böle sorularla karizmamı çizdirme..!

- bu dolap nasıl açılıyo?
- elinle açıyorsun abii
-salak!

- saçımı kestirdim baak nasıl olmuş
- g.t üme benzemişsin.
- yaa anne g.t üme benzemişsin diyoo
- öyle mi dedim pardon g.t üme hakaret etmişim..
- biz küçükken trenle seyehat ederdik,cama ben dötümü sende yüzünü dayardın ikiz görenler ikiz zannederdi dimi abi bizi:=)))))

- baak bak yeni kot aldım nasıl olmuuş
- kıçının üstüne birde reklam alırsan daha şık olur
- böhüüüü
=teşhirci manyak

- hilti saç kurutma makinesini gördünmüüüü
- valla saç fırçası ile oynaşıyordu enson.
-dogru cevap ver gözüne koyarım bitane

-abii isviçreden gelen çukulatalar nerde?
-bilmem
- nerdee diyom sana?
- tamam be yedim.
- kıtlık çıkaracak allahın danası!

- kimdi o?
- kim kimdi?
- arayan
- ne zaman?
- demin telefonda konustugun kimdi diyorum lafi dolastirma
- dilek
- hmm. dile.ge söle yakışıklı bi abin oldugunu bilio mu?
- ee bilmese de olur bence
- sorti ye davet etsem tanışsam?
-manyakmısın sen abicim?
-telini versene,abim çok karizma filan desene!
-ayımısın sen abii*

.
- biricik kardesim benim dunyanin en guzel kizkardesi canimm..
- su getiremem, yemek ısıtamam,kumandayı veremem,bütün gün çalışmaktan ayaklarım şişti
-- kalk yemek isit bana hadi kos kos kos firla
- ya bi gun de kendin yap bi isini ya, hımmıl bee
- ne? yarin gece cikmak istemio musun?
- börek açayım mi ?başka ne istersin canım abim

- kız git bana su getir
- getiremem
- getir lan
-dogru konuş
-hadi çabuk
- getirmem kendin al
- son kez söylüyom
- aferin
- sen zararlı çıkarsın
- hadii bee
- peki hafta sonu bende geliyorum partiye seninle
- su mu mı demistin abi,yanına da bisküvit verimmi

- abi küpemi gördünmüü..
- hangi küpeni?
-pembe uzun pırıltılı olan
- haa dün işe giderken taktım
-nerene
-kıçıma
-abi sen kendini intihar etsene

-şu çoraplarını kaldır sehpanın üstünden
-sen kaldır,kaldırmışken kirli sepetine atıver
-annem seni neresinden dogurdu acaba?

-abii işin uzunmu?
-bilmiyorum
-ne demek bilmyorum yaa!
-bilmiyorum dedim ya,kıçımın kahyası degilsin ya
-yaa çksana altıma işiyecem
-bekliyeceksin..
-abi,biliyonmu,senin fiziksel yapında hata yapılmış beynini kıçına koymuşlar!

yeni evlatlık




geçen hafta oglum telefon açtı ,
=anne bir yavru kedi var,sırılsıklam,hasta,yürüyemiyor,herkes ölecegini söylyor!
=eee ne yapayım?
=anne ölmek üzere ben berbere gidip kuruttum biraz ama ayakta duramıyor!
vicdan yapıyor bana her zmanki gibi..
=iyi,getir bari
=tamam anne sagol

yılbaşı hediyesi gibi geldi digerleri gibi,pek te zavallı duruyor..hemen süt,verdik ama cidden baygın bir hali var niye ıslanmışki?deniz uzak,havuz filanda yok?
=anne pire kaynıyor,gerçi ben kurutunca yarısı öldü..
=diger yarısını akşam yemeginde kullanayım diyemi bıraktın?
ufaklıga hemen sepet içinde yer yaptık,örtüler koyduk,sütünü içer içmez örtünün altına dalıp uyuklamaya başladı ama zıçmadı:=)
ertesi gün bunu küvete sokup bol şampuanla geri kalan pirelerinden arındırdım,tabi bu o kadar kolay olmadı.küvetten atlamaya çalışıyor sıçana dönmüş hali ile tam barajı açarken küçük bir hamle ile itip yıkamaya devam ediyorum,o da boş durmuyor küvetin her köşesine zıplama eyleminde bulunuyor,bir yandan da üstünden sular akan bir kediyi evin içinde kovalama ihtimali de var böyle zıpladıkça..
birde ben kuruttum,iki gün üstüste kurutma makinası ile hayvan küçük bir travma geçirdi korkudan..neyse yıkama ve pireden arındırma faslı bittince ona aldıgım özel mamalarla besledim,sütünü içirdim ve yine örtü altına attım..
yeni bir kedi kumu çıkmış,koku yapmayan,hemen ondan da aldım,zıçma kabı da hazır!
2. gün hala zıçmadı..
pek hayra alamet degil deneyimlerimden biliyorum.burnunu kumun içine sokuyorum koklatıyorum(zıçma yerini tanıtıyorum)..
3. gün sıvı kuru mama yedi o kadar tehlike çok yakın hala zıçmadı..

=hiloş,bunun normal zıçma süresi doldu,etrafa baktınmı?burnuna koku geliyormu?
=yok anne,kıyaya köşeye baktım..
30 dk sonra
=anneeeeeeee!!!koş!abimin yatagına zıçmış!
degişmez kaderim!allahım neydi günahım?ben bu kedi ile birlikte bizim oglanıda kapıya koysam!hiçbir zaman evimize gelen hayvanları seçme şansım olmadıki.kör topal,sıçırtma,hasta,ne kadar mahluk varsa ne tesadüftür ki hep bizim oglanın önüne çıkıyor.
geçen kış,önce bir tane,bir ay sonra bir tane daha,bir ay sonra
=anne!bizim dükkanın arkasında 4 yavru bir anne var,donmuşlar ölmek üzereler ben veterinere e götürüyorum!
=iyi götür çabuk!
=anne!donmak üzerelermiş,sıcak ped ler yaptık belki kurtulurlarmış,eve getireyimmi ne olur??
=ayy getir bariii..
kutuda bir haftalık bembeyaz ankara kedisi bir anne 4 yavru ikide evde etti yedi kedi..
hayvan hastanesi acil servisi gibi olduk..hemen bir sürü sıcak ped şişeler hazırladık,yavruları üstüne koyduk,bir yandan meme emmeleri için ugraşıyoruz,anne tam bir salak!gece boyu nöbet tuttuk suları yenilemek için..anne durmuyor kutuda sürekli çıkmaya çalışan boş bakan tam bir ebleh,biz tıkıyoruz o çıkıyoryavrular bagıryor meme istiyor üşüyor ama anne dedikya...
neyse biri dışında üçü canlandı,digeri için ugraşıyoruz.üç dört gün sonra kendilerine geldiler,bu arada anneye süt olsun diye nerdeyse kıçından tıkacagız yemekleri nankör karıya!..
bir hafta sonra yavrulardan ikisini evlatlık verdik iyi ailelere..
bu arada annenin g.tünün ayarı bozuk geldigi günden beri,sürekli zıçıyor bide digerleri zıçıyor,eminönündeki umumi hela bile bizim evden güzel kokuyor..ben oglanı evlatlıktan silmek üzereyim.yavrunun biri öldü,son kalanı da evlatlık verdik annenin kıçının ayarı hepten bozulup oraya buraya zıçınça onuda bizim mahalleye evlatlık verdik..

=anneeeeeeeeee!koşş !senin yatagın üstüne zıçmış!!
benim bu çocucgu geçen sene evlatlıktan atmam lazım dı!..

(zıçacak yeri ayarlıyamayan ve kapıya geldigi yere konan evlatlıgın resimleri)

Generalin jipi


Komutan karargah garajına telefon açar:

- "Zırrr Zarrr..."

- "Aluuu"

- "Şu anda garajda kaç tane araç var?"

- "Şu anda i*ne generalin jipinden başka bi poh yok!"

- "Ulan sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? Ben o generalim!"

- "Yaa öyle mi? Eee peki siz kiminle konuştuğunuzu biliyor musunuz?"

- "Yooo..."

- "O zaman bay bay **ına godumun generali!"

beyin pratigi,zeka bulmacası

MATEMATİK OYUNU
Aklınızdan bir sayı tutun! Bu sayıya ondan bir sonraki sayıyı ekleyin! Sonuca 15 ilâve edin! Çıkan sayıyı ikiye bölüp ilk başta tuttuğunuz sayıyı çıkarın!
Kalan 8'dir.
Çözüm:Sayı A ise, bir sonraki A+1'dir.A+A+1=2A+1 ederBuna 15 eklenirse 2A+1+15 = 2A+16 olur.Yarısı (A+8)'dir. A'yı çıkarırsanız kalan 8 olur.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


MASRAF
Veli Bey, 50 km. mesafedeki şehre gitmek için otomobil kiralamaktadır.
Yarı yolda bir arkadaşı binmekte ve son 25 km.yi birlikte gitmektedirler.
Akşamları da arkadaşıyle şehirden birlikte dönmekte ve arkadaşını sabah bindiği yerde indirmektedir.
Sonra Veli Bey, otomobili, kiraladığı kalkış noktasına getirmekte ve 6 milyon lira ödemektedir. Veli Bey ve arkadaşının, masrafı adaletli biçimde bölüşmeleri için kaçar lira vermeleri gerekir?

Çözüm:Veli Bey, otomobille 100 km, arkadaşı ise 50 km gitmektedir. Buna göre:100 + 50 = 1506 000 000 / 150 = 40 000Veli Bey'in ödeyeceği;100 x 40 000 = 4 000 000 TLArkadaşının ödeyeceği;50 X 40 000 = 2 000 000 TL

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


RAKAMLAR

Aşağıdaki harflerin yerine, 1'den 5'e kadar rakamlar yazarak işlemleri tamamlayabilecek misiniz?
xy + zb = 75cb+ yz = 73yx + zx = 70

Çözüm:54 + 21 = 7531 + 42 = 7345 + 25 = 701= b 2= z 3= c 4= y 5= x


xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


ZEKA OYUNU

Aklınızda bir sayı tutun!, Bu sayıyı 4'le çarpın!, 18 ilâve edin!, Çıkanı 2'ye bölün!, Sonuçtan 7 çıkarın!, 3'le çarpın!, 6'ya bölün!,
Tuttuğunuz sayıyı çıkarın, netice hep 1'dir

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

SAKIP SABANCI'DAN ALTIN ÖNERİLER

Hedefinizi belirleyin!
Zikzak yapmayın!
Güçlük ile başarısızlığı birbirinden ayırın!
Cepheyi daraltın, dar cepheden hücuma geçin!
Geçmişe bağlanmayın, ancak ders alın!
Ustanın yanında çırak olun, işi öğrenin!
Tek adam olma devrini kapatın!
Şov yapmayın!
Başarıya ulaşanları inceleyin!
Kendi çalışacağınız takımı kurun!
Çekirdek kadroyu kaçırmayın!
Başarıyı para ile mükâfatlandırın!
Adam yetiştirin ve takımınızı koruyun!
Masada oturan yönetici olmayın!
Ayran gönüllü olmayın!
Takım arkadaşlarınıza saygı duyun!
Çağdaş imkânlardan yararlanın!
Bilgili olun, bilgi değişimini izleyin!
En iyilerle çalışın!
Ucuz adam olmayın!
Ailenizle işinizi ayırmayı aslâ ihmal etmeyin!
Kendi başınıza filizlenin!
Yaşınızı işinize bulaştırmayın!
Risk almaktan korkmayın!
İşinize politika karıştırmayın!
Devletle ticaret yapmayın!
Başarıyı paylaşmayı bilin!
Verginizi ödeyin!
Topluma karşı saygılı olun!
Adınızı temiz tutun!
Daima güvenilir olun!
Dünyada yalnız siz yoksunuz, başkaları da var!
Yağcı olmayın, yağcılardan uzak durun!
Hırçın olmayın!
Başarıyı üstün güç olarak kullanmayın!
Dinlenmeyi bilin!
Küçük çevrenin içine kendinizi mahkûm etmeyin!
Rakiplerinizle dost olun!Farklı fikirleri ve kişileri dinleyin!
Başarınızı, paranızı ve şöhretinizi taşımayı bilin!
Başkalarını dinlemeyi bilin!
Ayağınızı yorganınıza göre uzatın!
Birçok işi aynı anda yapmayın!
Özgün olun!
Geçmişle vedalaşın!
Yaşayarak ölün, yaşamadan ölmeyin!
Bir numara olun!
Değişen şartlara uyun!
Arkanızda eser bırakmak için mücadele edin!

(10.6.1999) basından

hızlı okuma,beyin jimlastigi,stres yönetimi

Hızlı okuma slaytını bilgisayarayınıza indirin.Stres Yönetimi ile ilgili bir slayt dikkatlice okuyun.

1. Başarı kazanmanın kendisidir.

2. Eğer büyük düşünürseniz büyük yaşarsınız. Mutluluk içinde yaşarsınız. Hem başarmış , hem yüksek gelirli olarak büyük yaşarsınız. Arkadaşlıklar büyük olur,saygılar büyük olur. D.J.SCHAWARTZ

3. Sabır ağacına çıkmak güçtür, lakin meyvesi lezzetlidir.
Mustafa Uludağ

4. Gün boyunca ne düşünüyorsak o oluruz. Eğer ne düşüneceğinizi şansa bırakırsanız ya da gazete ,radyo istasyonlarına bırakacak olursak,kendi zihnimiz üzerindeki denetim gücümüzü büyük ölçüde yitiririz.
EMERSON

5. Bu kadar vaadler yeter! Düşünmenin sizi nasıl büyülediğini keşfetmek için hemen harekete geçip başlayın. Büyük filozof Disraeli’nin şu düşüncesiyle başlayın.” Yaşam küçük olmayacak kadar kısa.
” D.J.SCHAWARTZ

6. Asla mutluluğa giden yol yoktur. Çünkü mutluluğun kendisi yoldur.
WAYNE DYER

7. Ümidini kaybedenler için yaşamak , zaman öldürmekten ibarettir.
Mustafa Uludağ

8. Her sorunun bir çözümü vardır. Biri yoksa, öbürüne de sahip olamazsınız. Öyleyse, niçin sorunlarımızdan nefret ettiğimizi söyleriz? Niçin mücadelesiz bir hayat isteğini ileri süreriz. STEVE CHANDLER

9. “Bu nasıl yapılır?” diyerek daima yapabileceğine inanan kişilerin kapısını çalar. D.J.SCHAWARTZ

10. Başarı gücünün anahtarı ,en küçük şeyleri bile yapma, ama onları hemen yapma arzusu duymanızdadır.
STEVE CHANDLAR

http://www.yuksekhedef.com/

29 Ekim 2007 Pazartesi

konserve kutularından harikalar


Günlük konuşmalar



**Beni seviyor musun

- Hayır şu anda gazete okuyorum

- Ne beni sevmiyor musun

- Ben öyle bir şey demedim

- Hayır dedin

- Bak yine konuşma öğretiyorum diye kızacaksın

- Ne konuşması

- Sen şimdiki zaman kullanarak "beni seviyor musun" dedin

- Eeeeee ne olmuş

- Şimdiki zaman demek o anda yapılan işle ilgili zamandır ben gazete**Okurken seni nasıl seveyim

- Biliyordum zaten aynı anda iki iş yapamayacağını

- Ne ilgisi var şimdi bunun gerzeklikle

- Sana gerzek mi dedim

- İma ettin, iki işi bir arada yapamaz falan gibi laf ederek

- Bunun gerzeklikle ne ilgisi var, fakat hoşuma gitti sen iki işiBir arada yapamazsın

- Sen de doğru cümle kur


- Beni gazete okumadığın, ya da gazeteni bitirdiğin zaman sevmeİhtimalin var mı

- Sevmekten kastın ne

- Sen adamı çatlatırsın

- Çatlamak isteyene ben birşey yapamam, sevmekten kastın ne onuSöyle,bir çok sevme şekli var

- Ne gibi

- Aşkla sevmek,sevgiyle sevmek,şehvetle sevmek vs.vs.vs.


- Gazeteni bitirdikten sonra beni aşkla sevme ihtimalin var mı

- Nasıl aşkla

- Onun da mı çeşitleri var

- Tabii, sevgili aşkı,ilahi aşk, karşılıksız aşk vs. vs. vs.


- Gazeteni okumayı bitirdiğinde beni sevgili aşkı ile sevmeİhtimalinVar mı, Allah Allah ben salak mıyım yahu basit bir soru nereye geldi

**Cehenneme kadar yolun var, cevap verme istemiyorum

- Peki nasıl istersen, bana bir su verir misin

- Nasıl su istiyorsun

- Bayaaa

- Biz de bayaa su yok

- Canım saçmalama

- Ne saçmalaması,önce bir bardak mı,bir şişe mi,bir maşrapa mı suİstiyorsun onu söyle

- Bana bir bardak su verir misin

- Nasıl bardak

- Ne demek nasıl bardak

- Olur mu canım, kristal bardak var, adi cam bardak var, biraBardağı var

- Bana bir adi cam bardak su verir misin,mahsus yapıyorsun di mi

- Niye mahsus yapayım

- Deminkinin intikamı bu galiba

- Demin ne oldu

- Beni seviyor musun diye sormuştun ya

- Ne zaman

- Demin

- Demin ne demek,kaç zaman önce anlamına geliyor- ...................


- Niye sustun

- Düşünüyorum

- Ne düşünüyorsun

- Evliliğimiz niye bu hale geldi

- Ne hali

- Yalın hali değil tabii

- Niye gelmiş

- Senin espri yeteneğinin olmaması nedeniyle

- Sen de var mı

- Herkes çok esprili olduğumu söylüyor, geçen gün Selma

- Selma kim,o şıllık yardımcın mı

- O şıllık değil

- Şıllık değil de ne sana göz süzüp gerdan kıvırıyor benim önümde

- Kadın güzel giyinip havalı görünüyor diye kıskanıyorsun

- Ben kötü mü giyiniyorum

- Öyle demedim

- Ne dedin ya

- Off be yeter

- Off be yeter di mi

- Yeter tabii ne istiyorsun gecenin bu vakti

- Bunca yıllık evliyiz bana birkez sevdiğini söylemedin

- Söylemek şart mı

- Ne yani sessiz film oynar gibi hareketlerini mi takip edeceğim,Söylemesen nasıl anlaşılır

- Ben senin kocanım tabii ki seni seveceğim

- Nasıl yani mecbursun diye mi- .......................


- Yine sustun, hep susarsın zaten,bir de cump yatak, ne konuşursun, neBir fikir söylersin

- ........................

- Bir başkası varsa hayatında söyle zorluk çıkarmam

- ............

- Naci

- .......................

- Naci, Naci diyorum

- Babam uyumuş anne bağırma.

Facebook mayın tarlasına döndü !


Facebook çılgınlığıyla birlikte tehlikelerini de baraberinde getirdi.

2006'da kurulan sosyalleşme ağı Facebook, bugünlerde Türkiye'de de oldukça popüler. Evde, işyerinde, okulda çok sayıda insan önemli bir zamanını Facebook'ta profil güncelleyerek, sağa sola pençe atarak geçiriyor.
Ancak bazı noktalara dikkat edilmezse Facebook ileride canınızı sıkabilir.

Şunu unutmayın, patron için Facebook'tan daha mükemmel bir radar olamaz.

Dünyada Facebook'taki eylemleri yüzünden işinden olan insanlar var; birçok işyeri, okul ve kuruluşsa öğrencilerinin, çalışanlarının veya üyelerinin Facebook'a girmesini yasakladı.

Facebook üyesi binlerce kişi de 'privacy-gizlilik' seçeneğini topyekün göz ardı ettikleri için sıkıntılı anlar yaşadı, başlarını belaya bile soktu... İş aramak gibi profesyonel amaçlarla da kullanılan Facebook, saf anlamda sosyalleşmeyi sağlayan son yılların en önemli internet araçlarından biri. Ancak Facebook kullanmaya yeni başlayanların, yabancıların kendilerine ait bilgileri ne ölçüde görebileceklerini tayin eden gizlilik ayarlarına önemsemeden bodoslama dalması rahatsız edici sonuçlara neden oluyor.

İlişki düzeyini belirleyin: Bir kişiyi tanıyıp tanımadığınızı tayin eden 3 pozisyon var.
Facebook'a girdiğinizde size göre herkes yabancıdır; 'network' yani ağ, bir bölge, yer, okul veya şirket sakinlerinin oluşturduğu gruptur. Arkadaşlarınızsa karşılıklı olarak birbirinizi tanıdığınızı onayladığınız kişilerdir. Facebook'ta profilinize arkadaşlarınız gibi erişebilecek 'o benim 'arkadaşımsım' ama arkadaşım değil' seçeneği yok.

Gizlilik ayarlarını değiştirin: 'Privacy' birçoğunun Facebook kariyerine başladığında umursamadığı bir seçenektir. Ancak başlangıç ayarlarına göre ağınızda (network) olan herkes, size ait olan her şeyi görebilir.
Türkiye'den yola çıkalım; Türk kullanıcıların büyük çoğunluğunun 'kafadan' Türkiye ağına üye olduğunu düşünürsek, bu ağdaki herkes, size ait olanları arkadaşlarınız kadar görebilir. Bir ağın mensubu değilseniz, bilgilerinizi sadece arkadaşlarınız görebilir.
Ama ben mesela Türkiye ağına üyeyim, o halde yapmam gereken Privacy başlığı altındaki Profile'e girip, çıkan ekranda 'profile: only my friends-yalnızca arkadaşlarım' şıkkını seçmektir.
Bu ekrandan e-posta adresinizi yalnızca arkadaşlarınızın görebileceği şekilde düzenlemeniz hatta 'Profile' başlığı altındaki birçok maddeyi arkadaşlarınıza özel olacak şekilde ayarlamanız menfaatiniz icabınadır.

Facebook'da geçirdiğiniz zamanı kimse bilmesin: 'Privacy' başlığı altındaki 'Newsfeed and mini feed'e mutlaka uğrayın çünkü, bu seçeneğin başlangıç ayarları, sizin Facebook'ta yaptığınız her eylemi yayımlıyor.
Bu kadar küresel olmaya, Facebook başında sabahladığınızı başkalarının bilmesine gerek yok. Bu sosyalleşme ortamının, yaptığınız her şeyi herkesin görebileceği seyir defteri diye tanımlanabilecek 'mini feed' adında bir özelliği var.
Yani sizin mesai saatinizde Facebook'ta ne zaman, ne kadar zaman geçirdiğiniz tespit edilebilir. Şimdilik bizim buralarda tutatanak tutacak siber işyeri polisleri yok gibi, ancak yine de temkinli olmakta fayda var.
Bu yüzden en azından işteyken önce 'privacy', ardından 'news feed and mini feed'e girerek 'show times in my mini feed' seçeneğini iptal edip yaptığınız eylemlerin zamanının görünmesini engelleyin.

Arkadaşlarınız için gizlilik: Başlangıç ayarlarında herkes arkadaşlarınızın listesini görebilir.
Bu durum 'Poke, Message and Friend Request' ayarları kısmında 'Friends-arkadaşlar' seçeneğinden vazgeçerek ortadan kaldırılabilir.

Bir profesyonel, bir de kişisel profiliniz olsun: Facebook arkadaşlarınızla şakalaşıp eğlenebileceğiniz bir ortam olduğu kadar, profesyonel/mesleki amaçlara da hizmet edebilir.
Her ne kadar Facebook kurallarına aykırı olsa da iki profiliniz olsun, profesyonel profilde tam ad, mesleki durum, eğitim ve yalnızca sektörel bağlantılar olsun.
Bu profil altında iş ve okul ağlarınıza takılın. Sulu değil profesyonel bir fotonuzu ekleyin ya da hiç eklemeyin.
Kişisel ve özel profilinizdeyse isim, takma isim kullanabilrisiniz; soyadınaysa gerek yok ya da tek bir harfle ifade edin.
Bu profille okul ve işyeri, meslek ağlarına bağlanmayın.
Mesleki deneyiminizi paylaşmayın. İş e-posta adresinizi kullanmayın.
Ve istediğiniz her şeyi yapın. Ancak iş ve özel arkadaşlarınızı birbirine karıştırmayın.

Herkesle arkadaş olmayın: Şu kısacık Facebook kariyerimde en çok dikkatimi çeken şey, birçok insanın bir zombi açlığıyla arkadaş listelerini şişirme çabası oldu.
Arkadaşlığa onay verdiğiniz kişilerin sizin arkadaşlarınızın bilgilerine erişebileceğini unutmayın.

Kimlik hırsızlığı: Hakkınızdaki bilgileri kamulaştırmanın, kaba kimlik bilgilerinizin başkaları tarafından kullanılabilmesi riskini doğruyor ki bu bir başkasının 'sizin adınıza' başka bir sosyalleşme ortamında faaliyet göstermesi riskini doğuruyor.

Facebook gizlilik politikası: Facebook ile yaptığınız anlaşma gereği, bu oluşum size ait bilgileri diğer şirketlerle paylaşabilir ya da satabilir, bunu unutmayın.

Paranoyakların dikkat etmesi gereken 5 nokta
• Facebook'ta size yönelik 5 erişim seviyesi bulunuyor; arkadaş, sınırlı, ağ, yabancı veya bloke... • Gizlilik ayarları oldukça karmaşık; arkadaşlarınız dışında rahatsız edilmek istemiyorsanız hiçbir ağa üye olmayın.
• Duvarlara yazmak yerine özel mesaj gönderin. En kibar ifadesiyle duvar yazıları ileride size karşı delil olarak kullanılabilir.
• Geçirdiğiniz zamanı ve hatta olduğunuzu kimse bilmesin...
• Görülebilir seyir defterinize (mini feed) ince ayar çekin.

Kaynak: Lifeinbursa.com

27 Ekim 2007 Cumartesi

Web Cam Açmama Bahaneleri


camini açsana..?

* salonun camida açik içerden, ceyran yapiyo..


- web cami açsana

* yokkki..

- hadi ordan. orda var görüyorum ben iconunu..?

* burasi çok karanlik. ben göremiyorum cam filan. düsün artik ben cami göremiyosam, sen beni nasyl görüceksin


- cami açsana

* makine soguk..

- hade leynnn...


- cami aç bakiim..?

* çiplagim.

- olsun

-iyi sen bilirsin..

- one lan

* söyledim..

makine, bluetooth u cam zannediyo...


web cami acsana

-tabe tabe


-camini açsana

-ne camisi benim camim yok ki...bitane mahallede cami war o da belediyenin

-boswer açma hiçbiseyi sen hatta çik msnden bidaha girme


camini açsana

-açmam

--niye?

-annem göstert ama elletme dedi de ondan

-e ne alaka?

-bilmem bahane bulamadim da


- kameradaki sen misin

- yok babam

- haaa ben de sen sanmistim


-cami açsana

- burda bir sürü var gerekmez

- cami yaa camii

- anahtari yokki bende..

- webcam salakkk

- ha oymus..


-cami açsana

-kendime söz verdim açamam.



Kız Tarafından Reddedildikten Sonra Karizma Yapmak


1. ben acilarin cocuguyum modeli-meltem benimle cikar misin?

-hayir salak

-tamam meltem simdi git ve beni yanlizligim ile yanliz birak


2. kivrak modeli- meltem benimle cikar misin, misal iki biletim var ateslerin dansi'na?

- hayir salak

- aa simdi hatirladim, hülya'ya soz vermistim... oteki sefere insallah...


3. tehdit eden modeli- meltem benimle cikar misin?

- hayir salak

- e o zaman ben gidip hülya'ya bi sorimm

4. anlamaz modeli- meltem benimle cikar misin?

- hayir salak

- o zaman, askim, ilk olarak ateslerin dansi'na gidelim mi...

- geri zekali misin nesin ya, hayir dedim...

- tamam, onlerden almaya calisirim... yemek de yeriz di mi hayatim, show'dan once...

- harbiden salaksin ya, sana adimi soyledigime inanamiyorum...

- evet askim ya, ismin cok guzel...


6. - meltem benimle cikarsin mi ?

- bilmem.. sence cikar gibi duruyomuyum ?

- walla galiba cikarsin.. ama emin degilim.. hadi bi aciklik getir su konuya

- hayir salah hayiiiiiiiir !

- bunu evet olarak kabul ediyorum

- sertan bu kadar salak olmayi nerde ogrendin ?

- her gun 1 saat calistim duzenli.. cok zor olmadi..- hmmm

26 Ekim 2007 Cuma

türk erkekleri ne çeker????


Delikanlıdır Tesbih Çeker
Sportmendir Barfiks Çeker
Tek Eliyle Şınav Çeker

Taraftardır; Üçlü Çeker Kaçan Golde Yuh Çeker
Akşamcıdır Kafayı Çeker
Ağzında Sigara Halay Çeker
Dikiz Aynasından Hareket Çeker
Muazzam Kopya Çeker
Kaynanadan Çok Çeker Genelde Babaya Çeker
Evladına Nutuk Çeker
iskenderin Üstüne Künefe Çeker
Komedi Filminin Kralını Çeker
Kafası Bozulunca Resti Çeker
Yükte Ağır Parada Hafif Çeker
Parayı Bulan Arabayı Çeker
Mahallede Pati Çeker Gurbette Hasret Çeker
Sevdiğini Sorguya ÇekerAldatılınca Tetiği Çeker
Memlekete Turist ÇekerKaşı Gözü ilgi Çeker
Her Ortamda Dikkat Çeker
İtalyan Erkeklerine Beş Çeker
İngilizlere Yirmi beş Çeker
Balıketi Görünce ohh Çeker

15 HAMLEDE KLAVYE TEMİZLEME


1) klavye bağlantısını mümkün olduğu kadar çabuk kasadan sökün.

2) kalem, tornavida benzeri aletlerle tuşları teker teker sökmeye başlayın. Biraz deneyim kazanınca tuşları şampanya mantarı misali havaya fırlatabilirsiniz. bir süre sonra fırlayan tuşları ağzınızla yakalayabilirsiniz. Dökülen sıvı köpeğinizin çişiyse tuvalete gidip kusabilirsiniz.2.5) tuş dizilimini sakın bir yerlere not etmeyin, gösteren programları harddiskten silin (10parmak, moonstar, vs.), gösteren kitapları yakın (user's manual falan). Aksi takdirde en zevkli kısmı kaçırmış olursunuz.

3) çıkardığınız tuşları bir leğene koyun. Zaten çok kirlenmişler bulaşık deterjanı ve ablanızın diş fırçası yardımıyla temizleyin.

4) vidaları tornavida, tırnak, ekmek bıçağı neyin kullanarak çıkarın. (vidalamanın zıt anlamlısı bi fiil niye yok ki türkçede)

5) ayırdığınız klavyenin elektronik devre içermeyen parçalarına madde 3teki muameleyi yapın.

6) diğer parçaları yalnızca silin. saf alkol kullanabilirsiniz. alkol yoksa kolonya da olur. hayır votka, viski ya da bira kullanamazsınız sıçtırtmayın mantığınıza. ben her şeyi bilirim diyip tinerle silerseniz klavye parmaklarınızın arasından halıya damlayabilir.

7) bütün parçalar kuruduktan sonra vidalamaya başlayın. vidalardan ikisi kayboldu, boşuna aramayın bulamazsınız.

8) space bar hariç tuşları yerlerine takın. hani 10parmak yazı yazabiliyodunuz n'oldu? niye hatırlamıyosunuz tuşların yerlerini? siz en iyisi f1, f2 ve f3le başlayın. zamanla ilham gelir diğerlerini takarsınız, zamanla ilham gider hepsini bitiremezsiniz.

9) üst komşuya gidin, mayalık klavye alın

10) boşlukları doldurun. numpaddeki / ve * tuşlarını ters taktmıştınız, değistirin.

11) space bar'ı masanın üstünde bırakın. bu tuşu takmak eğitim, tecrübe ve teknik gerektirir, boşuna kasmayın. zaten masanın üstünde daha güzel durdu. radikal olun biraz. ağlamayın.

12) ablanızın diş fırçasını aldığınız yere geri koyun.

13) ertesi gün zevzek şifrenizi kabul etmeyecektir. mail adresinize yeni bi şifre istemeyin, çünkü mail accountunuza da giremezsiniz. en iyisi x ve c harflerinin yerini değiştirin, onları da yanlış taktınız.

14) hafta içinde eve gelen temizlikçi kadın space bar'ı yerine takar. nasıl yaptığını sormayın gözünden düşersiniz. bazı insanların bu işi ilk denemede becerebilmek gibi doğaüstü güçleri vardır. hayatı böyle kabul edin.

15) klavye eski haline döndü sonunda. hatta eskisinden de güzel oldu bu arada komşunuzun klavyesini artık geri götürün. bir daha da elinizde kahve fincanıyla double click yapmaya çalışmayın.

tv de komik diyologlar

Mustafa Denizli'nin ATV de bizim stadyumu sunduğu dönemdeki>hakemliği yeni bırakan Erman Toroğlu'nu anons ederken>"tartışmasız Türkiye'nin en büyük düdüğü" demesi Erman Toroğlu'nun>afallaması.

-Bir Cevizkabuğu programı, konuk Zekeriya Beyaz >ZB: Şimdi, sayın cevizkabuğu...>HC: Cevizoğlu efendim.

-Reha muhtar telefondaki adama fırça atıyor.>Bütün bunları nasıl yaptın ha? cevap ver??>Bakın efendim şöyle izah edeyim... >Sus konuşma, hala utanmadan izah ediyorsun.. cevap>versene??!

-Arena'da Uğur Dündar'ın fırın sahibine "bakın beyefendi>tavanı yok buranın, pislik götürüyor burayı, bu böcekler nereden geliyor >peki temizse?" diye sorduğunda "bu böcek nerden geliyor biliyor musunuz>Uğur Bey siz eğitimli insanlarsınız bu böcek ülkemize ilk kez Afrika'dan>muzun içinde geldi" diye cevap verdiği an.

-Reha Muhtar: kaza nasıl oldu anlatır mısınız?>
Mağdur (kaza sonrası yatakta yatmaktadır ) : kamyon karşı>yoldan bizim taraf geçti ve kafadan çarptı.>
RM: Peki o sırada ne düşündünüz? >
Mağdur: Valla pek bir şey düşünemedik Reha Bey.>
RM: Anlıyorum ama o sırada düşündüğünüz ilk şey neydi?>
Mağdur: Bir şey düşünemedik, zaten çok kısa sürede oldu.>
RM: yani efendim, o orta şeridi aşıp üstünüze gelirken, >aklınıza ne geldi?>
Mağdur: Hatırlamıyorum.>
RM: Peki efendim.

-Acun firarda programında, Acun'un yurtdışında bir barda>önüne gelen kıza sarkıntılık yapıp yılışan bir tipi gösterip, >"görüyorsunuz sayın seyirciler magandalık sadece Türklere özgü değil,>Avrupa'da da magandalar var" demesi, ardından o kişinin gelip, "abi>nasılsın? Ben de türküm" demesi.

-Satanist hikâyelerin revaçta olduğu günlerde, abuk TV>programlarının birinde, İzmir de satanist olduğunu iddia eden bir>arkadaşla, röportaj yapan muhabir arasındaki diyalog:
-Muhabir- peki siz gerçekten bakire kızları mı kurban >ediyor sununuz?>
Satanist- yok be abi, İzmir de bakire kız ne arar>

Futbol Dİyaloglari


Hayırlı vilayetler... =Ziya Şengül (İstanbul Valisi ile konuşurken)


Yav Letonya nın defansı kalas gibi, kessen iki oturma takımı bir masa yaparsın... =Erman Toroğlu Zago nun kel kafasından kayan top hız kazanıyor...


=Show Radyo spikeri (Gençlerbirliği-Beşiktaş maçında) Yediğimiz golü önceden çalışmıştık!..


=Samsunspor Teknik Direktörü Erdoğan Arıca (Galatasaray maçı sonrasında)

Sadık İlhan: Ahmet Bey bi şey sorabilir miyim? Ahmet Çakar: Buyur hayatım!..


Ben sana yandan gelir Şansal bi korum, seni kaleye sokarım!..

=Erman Toroğlu Alırız!


=Elazığspor Başkanı Baki Aydın (Elazığspor un kondisyonu yok diyen muhabire yanıtı) Erman Toroğlu: Şimdi hocam yan hakem n apıyo, Tommiks falan mı okuyor? Şansal Büyüka: Aman hocam ya, ben de okuyorum! Ahmed Hassan saklıyor topu, saklambaç oynuyor, toplu saklambaç!..


= Sabri Ugan Hasan Şaş şöyle eliyle Allah belanı versin hocam gibilerinden bir hareket yaptı...


=Süper Fm de Galatasaray-Fenerbahçe maçı spikeri Hiçbir Beşiktaşlı yönetici maymun değildir, Beşiktaş başkanı da hayvan terbiyecisi değildir, Beşiktaş yönetim kurulu da hayvanat bahçesi değildir!..


=Ahmet Çakar (İstifa eden Beşiktaşlı yöneticinin Yönetim kurulunda maymun gibiydik! sözünü değerlendiriyor) 8-0 lık İngiltere maçında 5. yada 6. golden sonra: -Evet sayın seyirciler İngilizlerin bir atağını daha gol yiyerek savuşturduk. 8. golden sonra: -Maç bitti hala gol yiyoruz. Olacak iş değil Dünden bugüne bir günde gelinmez...


=Hıncal Uluç (Beşiktaş ın değişen oyun tekniği ile ilgili muhteşem yorumu) Yahu bu Sven Goran Ericksson mudur Motorola mıdır nedir o kim ki konuşuyor? İngilizlerin paralı bir adamı, biz onların baldır bacak gezen İsveçli kızlarına bi şey diyor muyuz?


=Osman Tanburacı -Bagiriyorummm, haykiriyorummm hatta sevincten cildiriyorummmm...


Ercan Taner, Galatasaray-Leeds United maci bitisi. Hami Dandi ye dan diye cakti! Umit Aktan, Dundee United-Trabzon macinda Hami nin golunden sonra

-Gollerimizi Hagi ile Arif atti sayin seyirciler. Bu tablo bana buyuk Turk bestecisi Haci Arif Bey i hatirlatiyor nedense.

Umit Aktan, Grasshopers-Galatasaray macinda.

-Tugay, vurursa gol olur, vuruyoooor, aut...


Bulent Karpat -Biz bu Almanya yi sadece Inonu de degil, dunyanin her yerinde yeneriz


-Aman aman Recep, aman aman Recep, Aman Recep ve gol FENERBAHCE-Karsiyaka maci Ozturk Pekin: -Aygun kaleci ile karsi karsiya... Aygun... Aygun!!... At onu Aygun!!!!.... Ahaha gooooll!!!!.... Eehehooe ee e e yani futbolun guzelligi icin at Aygun, seyir zevki icin at...


Can Bartu, ATV de Besiktas macini yorumlarken:

-Walsh ikinci yari cok etkisiz, kendisini oyunda hic goremiyorum... (Walsh devre arasinda oyundan cikmistir..)


Manchester Utd-Galatasaray macinin bitisini Umit Aktan dan dinliyoruz:

-Bu 90 dakikada uc sifir...lik bir Mancester galibiyetini bile az goren seyirciye karsi, uc iki.....lik bir Galatasaray galibiyetinin sevincini yasarken, maci uc uc bitirmenin uzuntusunu yasiyoruz. Peter Schmeichel bir pozisyonda sakatlanir ve ayaga kalkamaz:

-Simaykil 39 yasinda... Acaba yasliliktan mi yerde kaldi, yoksa gercekten mi sakatlandi... Galatasaray-PSG kupa galipleri 2.tur, Galatasaray macin basinda 2-0 galip:

-Vurdurmalayalim oralardan... Vuruyor... Yapma Hayrettiinnn... Ahhhhh... Yapma yapma...


Mac: Ingiltere-Turkiye Yayin: TRT Spiker: Abidin Aydogdu Skor: 8-0 8. gol sonrasi:

-Vay anasini sayin seyirciler, bir gol daha yedik!?

ünlülerden komik yorumlar


Bazi futbolcularin hepsi sigara iciyor... (Fenerbahceli Oguz Cetin)

*** Savasi istemiyorum... Beni cok etkiledi... Makyaj masrafim var, elbise masrafim var... (Petek Dincöz)

** * Görmeyi mi isterdin, böyle iyi mi? (Kenan Ercetingöz'ün,gözleri görmeyen Metin Sentürk'e sorusu)

** * Degisik bir yerden gireyim sana... (Erman Toroglu,Sansal a soylüyor)

** * Soru: Somali'nin baskenti neresidir? Yanit: Bu konuda yorum yapmak istemiyorum... (Nefise Karatay)

** * Madonna gibiyim... Dünyaca ünlü bir tenor olmak istiyorum... (Ozcan Deniz)

** * Aranizda erkek oglu olan var mi? (Yasemin Bozkurt)

** * Artik hata yapmak adina daha tecrübeliyim... (Ozlem Yildiz)

** * Ne var ki canim... Insan cevresindeki komsulariyla da mutlulugun doruguna ulasabilir... (Seda Sayan)

*** Annem hakikaten cok kaliteli bir sanatci annesi...(Seren Serengil)

** * I love you sizi... (Sibel Turnagöl)

*** Gülben Ergen benim yatir arkadasim... (Bülent Ersoy)

*** Cenab-i Allah'i size emanet ediyorum... (Tansu Ciller)

*** Benim kültürsüz insanlarla isim olmaz... Zaten simdi ultrasyondan ciktim, cok mutluyum... (Ceylan)

25 Ekim 2007 Perşembe

Erkekler Neden Aldatır?


Erman Toroğlu, geçtiğimiz günlerde ünlü birinin karısını aldatması ile ilgili olarak şu özlü sözleri etmiş:

“Bir erkek aldatmıyorsa, ya beceriksizdir, yada parası yoktur.”


Bu vecize, erkekler arasında çok sık kullanılan bir şablon olmalı. Bundan yaklaşık on yıl kadar önceydi. O zaman ki sevgilimde bana “Bir erkek aldatmıyorsa, ya parası yoktur, ya beceriksizdir yada kaybedecek çok şeyi vardır” demişti.

Ben aşıktım, 20’li yılların başındaydım ve eşlerin birbirini aldatmaması için tek geçerli sebebin aşk olduğunu düşünüyordum.

Aradan geçen yıllar beni de büyüttü. O sevgilimden ayrıldım, başkaları da oldu ve sonunda koynunda yaşlanmak isteyeceğim adamı buldum ve evlendim.

Bu yıllar içinde, pek çok arkadaşım da evlendi. Pek çok erkek arkadaşımın karısını aldattığına şahit oldum. Şahit dediysem kimseyi basmadım gelip kendileri anlattılar. Bazı kız arkadaşlarımın da kocalarını aldattıkları oldu. Hepsi bende saklı

. Her iki grubun da kendilerine göre aldatma sebepleri vardı. Ben elimde daha çok veri olduğu için bu yazımda “Erkekler Neden Aldatır?” sorusuna yanıt arayacağım.

Şimdi okuyacaklarınız kişisel gözlem ve bu gözlemlere dayandırdığım tahminlerimdir. Yanılma hakkımı saklı tutuyorum.Erkekler aldatır, çünkü;


1- SEKS ZEVKLİ BİR ŞEYDİRErkekler seks için aldatır. Aslında aldatmanın tanımı da eşinden başkasıyla seks yapmak değil midir zaten? Bazı romantikler ruh aldatması, beyin aldatması, el aldatması, göz aldatması diye bin çeşit aldatma türü uydursalar da bana göre bunlar hikayedir. Eşinden başkasıyla yatağa giriyor ve bir süre sonra terliyorsan, eşini aldatıyorsundur. Bu kadar basit. Ben hiç sevgilisiyle önce sinemaya giden, sonra bir yerlerde yemek yiyip sonra yanağından öperek onu evine bırakan evli erkek görmedim.

Yapıyorsa bile ilk iki buluşmada belki. Madem erkekler seks için aldatır, evde seks yok mu?


A- Yok. Ayda bir kez sevişmeye taraftar olan bir kadın var. Ama erkek daha fazlasını istiyor.


B- Ablacım hanım var ama heyecan yok sendromu: Bu en sık rastlanan durum olsa gerek. Aynı yatakta, haftada bir yada iki kez değişse de bilinen nevresim takımlarının üzerinde benzer

geceliklerle seni bekleyen aynı kadın.

Ne sıkıcı. (Aynı şey kadın içinde geçerli elbet) Hatta işler öyle rutine girmiş ki, haftanın hangi günleri ne şekilde sevişeceğin bile ezberde, vücutlar sanki alışkanlıktan kendileri yapıyor, sen farkında olmadan. (Evlerden ırak)

Daha bugün TV de bir Amerikan filmi izledim. Konu bir seri katille ilgiliydi, çok saçmaydı ama arka planda anlatılan hikayeler çok ilginçti. Bir adam karısını çok seviyor ama onu her fırsatta, karşısına çıkan herkesle aldatıyor. Pişman oluyor ama tekrarlamaktan kendini alamıyor. Kadın da bir süre sonra farkına varıyor.

Kocasını öyle çok seviyor ki, tüm gururunu ayaklar altına alıp, kocasının kendisini aldattığı kadınlardan birine gidip, kocam sevişirken nelerden hoşlanıyor, ne yapmam lazım ki artık beni aldatmasın diyor? Kadının cevabı gayet basit: Birinci kural, en başta karısı gibi olmayacaksın. Bunun üzerine kadın, bir peruk takıp kocasıyla oral seks yapmaya başlıyor ama erkek işin en heyecanlı kısmında, olmaz sen benim karımsın, bunu senden isteyemem diyor. Ve devreye C şıkkı giriyor.


C- Sen çocuklarımın anasının sendromu: Pek çok toplumda evlilik kutsal bir müessese ve kutsal olan şeylerde ayıp şeyler olmaz. Kutsal kitaplarda sevişme tarif edilmese de yasaklanan şekilleri var. İşte erkek, karısı ile yani helali ile yasaklanan şeyleri yapmak istemiyor. Bunu karısına, çocuklarının anasına yakıştırmıyor. Ve büyük bir fedakarlık örneği göstererek, tüm günahı üzerine alıp, başka bir yasağa yani zina’ya yöneliyor. Konuyla çok ilgili değil ama, zina bütün dinlerde yasak. Yani günah. Ömrünü tek kadın yada erkekle geçir demiyor sana, istersen boşan evlen defalarca ama evliyken başkası ile sevişme. Bunun sebebini hiç düşündünüz mü? Ben düşündüm ve kendimce şöyle bir açıklama buldum. Dinler topluma düzen vermek için vardır. Toplumda düzenin birinci şartı da Aile olgusunun varlığıdır. Annesi babası belli çocuklardan oluşan aileler. Zina’nın tamamen serbest olduğu bir dünya düşünün, günün birinde kardeşiniz ve hatta kendi babanız ile sevgili olma ihtimaliniz hiç de az olmazdı değil mi? ( Anan mutlak anandır ama baban belki babandır- Kim söylemiş hatırlamıyorum)Her neyse, devam edelim. Özellikle bizim toplumuzda erkekler hakikaten de kendi analarını bile babaları ile sevişirken düşünemezler. Anne, eş kutsaldır. Ama aldatılır işte.


D- Bir kereden bir şey olmaz sendromu : Hep Kenan Doğulu yüzünden, “Bir kereden bir şey olmaz, yasak aşktan kıyamet kopmaz” dedi böyle oldu. Aldatmanın ilk seferi erkek için en zor olandır. Hep öyle derler, “Bir anda oldu, nefsime yenildim, inan benim için hiçbir anlamı yoktu v.s v” Ama yalandır. Aldatma bir anda olmaz. Erkeğin kafasına aldatma fikri düştü mü bir kere, o anı yaratmak için belki de farkında olmadan, bilinç altı ile çabalar. Sonunda hakikaten bir anda olur. Sonrasında muhtemelen pişman olur. Eve gittiğinde bir süre için karısının yüzüne bakamaz. Vicdan azabı duyar. Ama insan organizması, kötü anıları unutup, güzel anları hatırlamak üzere programlanmıştır. Ve erkek de öyle yapar, aldatmanın verdiği vicdan azabını unutur, ama zevki hatırlar. Evde de her şey yolundadır. Karısının yaprak sarması hala çok lezzetlidir. Ve aldatma onun kafasında da MEŞRULAŞMIŞTIR. Devamı gelir.


E- Bir çiçekle bahar geçmez sendromu: Tamam hak veriyorum, hakikaten bir çiçekle bahar geçmez. Ancak bahar evlenince biter, sevgili erkek arkadaşlar. Sizinki nasıl bir baharsa değil bir çiçek, bin çiçekle bile geçmiyor. Gözlemlerime göre, yaşamı boyunca sadece kocasıyla sevişmiş kadın, erkeklerin gözünde cennetlik. ULU İNSAN. Ama sadece karısıyla sevişmiş bir erkek; enayi, beceriksiz, soğan erkeği. Yok öyle bir şey. En usta aşçı bile aynı yemeği her zaman aynı lezzetle pişirmez. Biraz çabalasanız, karşılıklı bazı uğraşlar içine girseniz, karınız her akşam başka bir çiçek olan,bilir. Siz inanmayın erkek arkadaşlarınıza, onlar yalan söylüyor. Aldatmayan erkek beceriksiz değil, onurludur.


F- Her şeyim var ama doymuyorum sendromu.: Bu grup içlerinde durumu en vahim olanlardır. Adam zengindir. Çok güzel bir karısı, evi ve çocukları vardır. Herkesi özeneceği şekilde her şeyi vardır ama hayatında hep bir şeyin eksikliğini duyar. Karısını aldatır, sevgilisini de aldatır, sevgilisini aldattığı sevgilisini de aldatır. Ama yaşamındaki o boşluğu bir tülü dolduramaz. Bu durumun en basit çözümü adamın yaşamından parayı çekip çıkarmaktadır. Parasının azı karar, çoğu zarardır zira.

2- AŞK MÜKEMMEL BİR DUYGUDUR

Erkeklerin çok az da olsa bir kısmı, gerçekten karısından başka birine aşık olduğu için karısını aldatır. Ama bu grup kendi için de ikiye ayrılır.


A- Aşkı için, çocuklarının anasını boşayanlar. Helal olsun size. Hele ki karısınız boşamışsa, ona daha çok helal olsun.

B- İkisini birden idare edenler. Bu grupta eğer erkek zenginse, her iki kadın da duruma razı gelir. Züğürt bir bekarla evlenip, çamaşır makinesi taksiti ödemektense, zengin bir evli erkekle haftanın belli günleri karı-kocacılık oynamayı yeğler sevgili olan. İleride adamı razı edip bir de çocuk yaptın mı, al sana bir varis. Nikahlı eş ise, ben eşimi seviyorum, çocuklarımı babasız büyütemem der.


Tercüme edersek, ben bu adamın yıllarca çamaşırını yıkadım, şimdi cebi biraz para görü. Elin şırfıntısına yedirmem ben o paraları.Hangi şıktan olursa olsun, başka bir kadına aşık olup da eşini aldatan erkek, benim gözümde daha ilkelidir.

Evet, erkekler bana göre ya seks için yada aşk için aldatır. Ama aldatır. Yazının başında da dediğim gibi bir erkek aldatmıyorsa, kaybedecek çok şeyi olduğundandır. Eşi, çocukları, huzuru, kurulu düzeni, saygınlığı ama bana göre en başta kendine olan saygısıdır kaybedeceği, tabi eğer varsa.


Not: Bu satırların yazarı kadındır. Başta da dediği gibi ,erkekler neden aldatır sorusunun yanıtını gözlem ve tahminlere dayandırmıştır. Yanılma hakkı saklıdır


(ve bende yazarı tanımıyorum.alıntı dır)

22 Ekim 2007 Pazartesi

yaşlı teyze:)


Amerika da 22 no'lu karayolunda,devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken , bir araba görmüş.

Minimum 50 km ile gidilmesi gereken yolda bu aradasın tam 22 km ile gittiğini farketmiş.Araba yolu tıkıyormuş.

Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş.

Aracı çok yaşlı bir teyze kullanıyormuş.Aracın arkasında ki koltukta da 3 tane çoook korkmuş 3 yaşlı teyze varmış.
Polisi görünce yaşlı sürücü "polis bey çok mu hızlı gidiyorum" diye endişe ile sormuş.
Polis demiş ki:" hanımefendi hızlı değil aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bu durum bütün karayol trafiğini etkiliyor! radarda gördüm 22 km ile gidiyorsunuz
Yaşlı teyze "ama otoyolun girişinde 22 yazıyordu bende buna uymak istedim !

" Polis "teyzeciğim 22 otoyolun numarası bu yolda hız minimum 50 km hızla gitmelisin"

Kadın: "tamam bundan sonra hızlanacağım" diyor.
Ppolis kendi arabasına giderken gözü yine arkada oturan hiç konuşmayan ve çok korkmuş yaşlı teyzelere kaymış...

Sürücüye:

"teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim? bu arkada oturan kişilerin nesi var? Çok korkmuş görünüyorlar ".
Kadın şöyle cevap vermiş: "Valla bende anlamadım 250 nolu karayoldan çıktıktan beri böyleler"...

21 Ekim 2007 Pazar

hayatta hazırlıklı olmak

Hayatta hiç bir seye sasirma!!!
benim basima asla gelmez deme!!!
hersey için kendini hazir tut!!!
Hayatta herseye tamam deme!!!
iyi niyetini suistimal edecekleri de hesapla!!!
Hayatta herseye gülüp geçme!!!
ciddiye alinmasi gereken çok seylerin de oldugunu unutma!!!
Hayatta insanlara karsi ters asik suratli olma!!!
unutma ki içten bir tebessüm her kapiya uyan bir anahtardir!!!
Hayatta hersey için sizlanip aglanma!!!
yeter ki içinde ki mücadeleciyi öldürme!!!
Içinde minicikte olsa bir isik varsa karanlikta kalanlara dogru uzat!!!
Isigin yayilsin!!!

Sevmek için randevu

Kapidan içeri girer girmez neseyle bagirdi:
'Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?
' 'Görmüyor musun? Telefonla konusuyorum.
' Hiç kimsenin sevdigi sey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babasi arabayi seviyordu. Hersey erteleniyordu telefon ve araba söz konusuoldugunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisinehiç yer kalmiyordu.
Nerelere gitsindi?
Annesi kapatti telefonu.
Mutfaktan tencere kasik sesleri geliyordu
. Kosarak yanina gitti.
'Sana yardIm edeyim mi? ' dedi en sevimli halinitakinarak.
Annesi manali manali bakti.
'Hayirdir. Bir yaramazlik filan. Bak bir de seninle ugrasmayayim. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasil bir seydi. Bazen elinde oyuncagiyla uykuya daldiginda anneannesi oyuncagi yavasça elindenalir
'Nasil yorulmus yavrucak.
Uykunun gül kokulukollari sarsin seni' diyerek alnina bir öpücükkonduruverirdi.
Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eger, ne diye annesi kendisiyle böyle kizginkizgin konusuyordu.
'Annecigim yoruldugun zaman gül kokulu uykularadalarsin. Anneannem öyle söylüyor.'

'Uykuya dalayim da gül kokulari kusur kalsin. Yorgunluktan ölüyorum.'
Bu kelimeden nefret ediyordu.
Yorgunum. Yorgun oldugumdan.
Böyle yorgun yorgunken...
'Annecigim sen yorulma diye...
' 'Yemekte konusuruz çocugum. Bankada isler yetismedi. Baban gelene kadar bunlari bitirmem lazim. Hadi sen oyna biraz
.' 'Hani siz yoruluyorsunuz ya...'
'Eeee....' 'Ben de oynamaktan yoruluyorum.' 'Ne yapayim? ' 'Bilmem...
' Yapilmamasi gerekenleri biliyordu da büyükler, yapilmasi gerekenleri hiç bilmiyorlardi.
Isiklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye basladi.
'Mum da yok' diye diye karistirdi dolaplari elyordami.
Çocuk sirtüstü yatip, anneannesinin köyünü düsündü. Gaz lambasinin isiginda deli tavsan masalini anlatisini.
Deli tavsanin duvardaki aksini getirdi gözlerininönüne. Anneannesi gibi iki ellerini birlestirip isaretparmaklarini yukari kaldirarak tavsan kafasi yapti.
'bak deli tavsan' diyerek parmaklarini oynatti. Yoldan gecen arabalarin farlari duvardaki tavsana yolaçti.
Tavsan alabildigine hür dolasti sagda solda. Otlarla kuslarla konustu. Sonra yorgun düstü.Duvardaki görüntü o minik avuçlarin açilmasiyla kayboldu. Kolu yavasça kanepeden asagi sarkti.
Neden sonra isiklar geldi. Kadin çocugun hiç konusmadigini akil etti birden. Kanepeye kostu. Küçücük dizlerini karnina dogruçekerek uykuya dalmisti.
Masanin üstündeki dosyalara bakti igrenerek.
Dindirilmez bir pismanlik doldurdu içini.
Uyandirmaktan korka korka küçük alnina biröpücük kondurdu.
Çocuk sanki bu öpücügü bekliyormusçasina
'Isin bitince beni sever misin anne? ' dedi. Kadin, sevilmek için randevu alan çocuguna bakarak
sabaha kadar agladi.

(yazarı bilinmiyor)

tanık:))

Bir davada tanıklık etmesi için kürsüye yaşlı bir teyzeyi çağırırlar
.Kadın yerine oturur ve davalının avukatı kadına yaklaşır...
- Bayan Jones... Beni tanıyor musunuz?
Yaşlı teyze cevap verir :
- Ah evet Bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum. Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir başbelasıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz, karınızı komşunuzla aldatıyorsunuz, en yakınım dediğiniz insanların arkasından konuşuyorsunuz, 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız... Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur.
Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar :
- Peki Bayan Williams, ya karşı tarafın avukatını tanıyor musunuz?
Kadın yine cevaplar :
- Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona dadılık yapmıştım.. Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir.. Etrafında bir tek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor..
Yine herkes şokta..
Bütün salonu bir uğultu kaplar..
Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafin avukatını da kürsüye çağırır ve ikisine de eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar...
- Eğer bu kadına beni tanıyıp tanımadığını sorarsanız ikinizi de harcarım.....

NERDEN BAŞLASAM DİYENLERE

Hişt! Hişt! Ordakiler;

"kam(p)usal alan"ınızın leblebi çekirdek ortamında çimlerin üzerine serilmiş güneşlenen genç arkadaşlar.

Sizi böyle gevşemiş böyle "Mayıs"mış gören ben haset kardeşiniz, keyfinizi kaçırmak istiyorum. Baksanıza, "Bir gün için kral olmak" diye bir deyiş vardır ya; hâni memleketin birinde adamları asmadan önceki gün bütün dileklerini yerine getirirlermiş… sizin şu anki durumunuz da biraz o hesap.

Söyleyin bakalım; mezuniyet sonrası kendinizi yüz binlerce rakiple aynı anda "Uygun kariyer adımı marş! Sol, sağ, sol, sağ!" yaparken bulmamak için herhangi bir önlem aldınız mı? Tamam onu geçtik; peki dört sene içinde nerede olacağınızı hiç düşünüyor musunuz?
"Yavaş gel. Henüz iş hayatı bana extra-large. Daha yaşım kaç, başım kaç..." mı dediniz? Bırakın artık bu narkozlu klişeleri. Bugün iş hayatına hazırlık yaşı o kadar düştü ki, yakında okuma fişlerinde "Ali, işlevsel özgeçmiş gönder," "Ebru, iş görüşmesine git," "Mert, güçlü ve zayıf yönlerini belirle…" yazacak.

"Abi sen de şu mayhoş bahar günü üzerimize Kont Dramkula gibi çöktün, damardan moral emiyorsun," diye sitem ediyorsunuz değil mi? İlgisi yok; bi kere "art" değil, "artı" niyetliyim; amacım da okurken kariyere hazırlık için neler yapabileceğimizden söz etmek.

Deneyimliler, iş ararken atılması gereken bebek adımlarını az çok bilirken, üniversite tayfasının sorusu "Nerden başlasam, kendimi nasıl anlatsam?"dır. O hâlde biz de kontağı en basit teknikten, çevre edinmekten açalım. "Networking'e Giriş," "Çevre Edinme 101" gibi seçmeli dersler aldığımızı var sayalım ve şu on üç maddeyi bir güzel çalışalım…

1- Önce kendini tanı; sonra çevre edin. Ne istediğinize kafa yorun ve bunu net ve albenili ifade edin. Kimse ne işe yarayacağını bilmediği veya onu heyecanlandırmayan bir ürünü satın almaz. Aynanın karşısına geçin ve size kendinizden bahsedin. Bu arkadaşı çözebildiniz mi? Onu ilginç mi buldunuz sıkıcı mı? İsmini telefon rehberinize kaydetmek ve onunla görüşmeye devam etmek ister miydiniz?

2- İlk aşama; vitrin gezmek... İlk aşamada, mümkün olduğunca çok aktivite deneyin. Hatadan korkmayın. Üniversitede networking, iş bulmaktan çok bilgi ve görgü artırmak amacıyla yapılır. Çevre edinmek (ve kariyer hedefi belirlemek), biraz da vitrin gezmeye benzer. Alışverişe çıktığınızı düşünün. Ne kadar çok yer gezer, üzerinize ne kadar farklı şey denerseniz aldığınız ürün o kadar yakışır. Zamanla da deneme-yanılmalarınızın sayısı azalır...

3- İkinci aşama; çevre kirliliği yaratmayın! İkinci aşamada; insanları seçtiğiniz gibi katılacağınız aktiviteleri de elemeye başlamalısınız. Networking, insanlarla çay-kahve içip kırtlama niyetine geyik yapmak değildir. Zaman değerlidir. Derslerdeki başarının bir numaralı öncelik olduğunu unutmayın...

4- İmajımız; Şirin ve Şirine... Utangaçlığı, gururu bırakın. "Her şeyin küçüğü ve yavrusu daha sevimlidir" kozunu kullanın. Kapıları açmaya çalışırken, ne istediğini bilen, şirin bir öğrenci profili çizin. Gerekirse ayağınızı kapının arasına sokun; ama size kıyamam, dikkat edin ayağınızı ezmesinler! Çok gerekiyorsa rol yapın; nasılsa iş hayatında çok daha karmaşık rolleri oynamak zorunda kalacaksınız...

5- Şirket tanıtımlarıyla yetinmeyin... Şirketlerin kampuse gelip kendilerini tanıttıkları renkli, cilâlı sunumlar cazibesini yitirdi. Artık çoğu, bu organizasyonları sırf âdet yerini bulsun diye yapıyor. Zaten toplantılar genelde son sınıflara yönelik; yani bizim zaman planımıza göre, bunlar, yumurta kapıya geldikten sonra düzenlenen aktiviteler..
.
6- İneklerle arkadaşlık kurun! Her şeyin yenisi dostun eskisi… Lise ve üniversite arkadaşınız ağırlığınca altındır. Oysa biz okulda çalışkanları "inek" diye damgalar ve hep cool tiplerle takılmak isteriz. Sizinle benzer eğilimleri, yetenekleri ve hedefleri olan kişiler arasında, kimlerin başarılı olacağını tahmin edip onlarla dostluğu geliştirin. Özellikle kendi işlerini kurmayı planlayanları yakın takibe alın…

7- Silkinin, yenilenin… Taşradan büyük şehire okumaya gelenler; üzerinizdeki kapalılığı ve çekingenliği atın. Size görgü ve bilgi katacak kimselerle tanışın. Aynı tavsiye, doğup büyüdükleri şehirde okuyan tiki öğrenciler için de geçerli. Tarikat gibi, tatilde, okulda hep aynı grupla dolaşmaktan vazgeçin.

İş hayatının ne kadar bireysel olacağını düşünün. "Beyin ensesti"nden uzak durun. (Beyin ensesti: Aynı şeyleri isteyen, benzer hayat görüşlerine sahip kişilerden oluşan, içine kapalı bir grupla çalışmaktan ve yaşamaktan kaynaklanan sağlıksız ve verimsiz zihinsel ilişki. Öğrenmenin ve yaratıcılığın seri katili…)

8- Varlığınızı hissettirin… Bir şeyler yapın, sesiniz çıksın. Niteliksiz ve renksiz birisinin networking başarısı düşük olur. Spor, sinema, sanat, bilgisayar, otomobil, yazma, çizme… herkesin yetenekli olduğu bir alan mutlaka vardır. Restoranda, tatilde, konserde, sinemada yanınızdakilerle konuşmaya başlayın. Ortak mekanlar, ortak düşünceler ve eğilimler demektir.
9- Maddi kısıtlara mahkûm oynamayın. Her şey para değildir. Para ödemeden de insanlarla tanışabileceğiniz aktivitelere katılabilirsiniz. Birçok kurumda öğrencilere ayrılmış kontenjan ve olanaklar kullanılmaz; çünkü kimse bunları araştırmaz, ilgilenmez…

10- Raconu öğrenin, ofis ortamlarına takılın... Gözünüze kestirdiğiniz firmalara olta atın. Staj kapabilirseniz şık durur, ama olmazsa siz yine de gidip kendinizi tanıtın. Ofis adabını, e-mail ve telefon kurallarını öğrenin. Profesyonellere danışın, kitap, internet karıştırın, bol antrenman yapın...

11- Teknolojiyi konuşturun. Hâni etrafa "bilgisayar sihirbazıyım" diye hava atıyordunuz ya, işte size hünerlerinizi kanıtlamanız için fırsat. Bir veri tabanı oluşturun; referansların bilgilerini kaydedin ve güncelleyin. İnternette sizinle benzer eğilimdeki kişilerle irtibata geçin; gak gak gubarak chat yapmaktansa aklı başında bir iki adamla tanışın... e-mail grupları başlatın, siteler yaratın.

12- Torpil değil alın teri!... "Bir lisan bir insansa, bir referans on insandır…" (Bir networking atasözü!)
Torpil ve referansı ayırt etmeyi öğrenin. Torpil; siyasi eğilim, akrabalık, hemşerilik veya benzer nedenlerle yapılan haksız adam kayırmadır ve daha çok, vasıfsız insanlar ve düşük profilli pozisyonlar için geçerlidir. Referans, yani çevre ise; performansını, ahlâkını ve kişiliğini bildiğiniz kimseyle çalışmayı tercih etmektir. Referans; tıpkı yabancı dil veya bilgisayar gibi bir niteliktir ve herkeste olmadığı için değerlidir. Reddedilen adayların "Bir tanıdığı işe almışlar" diye açıkladıkları durumların çoğu referans ile ilgilidir…
Eğer bu ayrımı yol yakınken anlayabilirseniz, hem referansın önemini kavrar hem de bazı abla ve abileriniz gibi, torpil kelimesine sığınıp ileride kendinizi çaresizliğe mahkûm etmezsiniz.

13- Soru işaretlerini ortadan kaldırın… Birisiyle tanıştığınızda, kafasındaki soru işaretlerini hemen ortadan kaldırın. Üst düzey insanların networking girişimlerinden çekinmelerinin bir nedeni de torpil talepleridir. Hazır iş, torpil veya angarya yerine yorum isteyin. Örneğin, şu sorular karşınızdaki referans abi-ablada sihirli bir etki yapacaktır:
- "Deneyim ve görüşlerinizden yararlanmak istiyorum. Sizce ben hangi işlere daha uygunum?" - "Sektörünüzde başarı için hangi yetenekler ve beceriler gerekli?" - "Benim yerimde olsaydınız neler yapardınız?"
Şimdi geriye yaslanın; bırakın teklif onlardan gelsin...
Moral, moral ve istikrar... Vatan, millet sizden kalıplara uymanızı ve onları devam ettirmenizi değil, yenilikler yaratmanızı bekliyor. Büyükleri dinleyin; ama patronluk taslamalarına ve sizi yönlendirmelerine izin vermeyin. Etkileyici konuşacağım diye, ağızlarını her açtıklarında lâfın kubbesini yıkan kaşarlara özellikle dikkat. Bu kişilerin, kulağa fazla kolay ve hoş gelen sloganlarına karşı uyanık olun. O tavsiyelerin çoğu geçmişe aittir; sizin yükselen burcunuz ise gelecek…
Kafanıza uymuyorsa, söylenenleri yapmayın. Trafik işaretleri hariç, okuduğunuz her şeyi sorgulayın. Düşünme alışkanlığı edinememiş "fikir fukara"lardan biri olmayın...
Moralinizi bozmayın, pes etmeyin. Daha yeni başlıyorsunuz. Hayat böyledir; bazı günler güvercin, bazı günler ise heykel olacağınızı kabul edin… Yoksa, tembellik edenlere ya da bir şeyden çabuk sıkılanlara söylendiği gibi, adama, "İki günlük gelin, niye ağrıyor belin?" diye sorarlar valla…

(alıntı)

NASIL ZENGİN OLUNUR:=))

Bir gazeteci, ülkenin en zenginlerinden, 65 yaşlarında birişadamıyla röportaj yapmaktadır. Sorar:
-"Efendim, bize bugünlere nasıl geldiğinizi, bu serveti nasıl oluşturduğunuzu anlatır mısınız?"
-"Zevkle... 1920'lerin sonuydu. 1. Dünya Savaşı'nın etkileriyeni yeni siliniyordu, benimse cebimde birkaç sentten başkabir şey yoktu. Cebimdeki 5 sentimle, bir elma aldım. Akşama kadar onu parlatıp, 10 sente sattım.
O gece sabahı zorettim. Ertesi sabah, 10 sentimle 2 elma aldım ve onları da sattım.
Böyle çalışarak, bir ay sonunda, 10 dolardan fazlapara kazanmış oldum.
Ertesin ayın başında, karımın halası öldü ve bize 20 milyon dolar miras bıraktı..."

20 Ekim 2007 Cumartesi

Eski sevgilinin SMS mesajlarına alternatif cevaplar


Eski sevgilinin SMS mesajlarına alternatif cevaplar!
- gerçekten unuttun mu?
- sen de kimsin?

- seni hala seviyorum!
- performansına her zaman saygı duymuşumdur zaten

- seni hala özlüyorum...
- tütün bas geçer

- nasıl gidiyor hayat?
-senden sonra bayağı bi güzelleşti, sağol

- "mesaj attığınız kişinin ilgi alanı dışındasınız, lütfen daha sonra
-tekrar denemeyiniz... naş naşınız..."

- birbirimizin kalbini kırdık, yeniden bir araya gelip o kırık kalpleri onaralım!
- benimkinin kaskosu vardı

- biliyorum hala sevip arzuluyorsun beni, sadece farkında değilsin. Ya da farkında olmak istemiyorsun.
- allah belanı versin

- seni unutamadım!
- sevgilinden ayrıldın da mesaj atacak birini mi arıyorsun?

- salaksın sen!
- evet, o cevabı yazdığım için salağım, bırak bir cevap yazmayı, okumadan silmem gerekirdi...

- sen varsın ve hep olacaksın!
- yazık, bir malsın ve hep öyle kalacaksın...

- dün gece rüyamda seni gördüm... erol bize ne oldu böyle?
- bir dahakine iyi örtün de uyu...

- gece rüyamda gördüm seni, çok korktum, başına bir şey gelmedi di’mi?
-başıma gelen en kötü şey sendin!

- dün seni rüyamda gördüm, bir mesaj atayım dedim...
- ancak rüyanda görürsün zaten, öptüm!

- dün gece seni rüyamda gördüm...
- görebileceğin tek yerde görmüşşün zaten

- barutcan dön artık, tükendim tükendim tükenmeleri oynuyorum. Bittim.
- sayın abonemiz kafasını ......iniz kullanıcı son 7 aydır kapsama alanınız dışında bulunmaktadır.
Hırtcell olarak şu üç günlük dünyada, daha nice potansiyel eski sevgililer olduğunu hatırlatır, en yakın zamanda engin denizlere açılmanızı temenni ederiz. Hayırlı günlaaaaarrr

- hayatım, pişmanım, geri dönmek istiyorum!
- tek yön güzelim burası hadi naş naş!...

- senin gibisini bir daha bulamadım
- bunun beni ilgilendiren kısmı nedir?

- bu akşam işin var mı?
- mesaj attığınız kişiye şu an ulaşılamıyor. lütfen daha sonra tekrar denemeyiniz!

- buldun mu bari bir kazma?
- senden daha kazmasını bulamadım kusura bakma...

KADIN DEDİGİN BÖYLE OLACAK.


Kadın dediğin güzel olacak arkadaş.

Şöyle savurdu mu eteğini, ruhun rüzgarına kayacak.

Bacakların, ayakların, bilekten bağlı ayakkabıya tutunan parmakların, seyrine doyamayacaksın. Bakımlı olacak kadın dediğin.

Saçları ipek, topukları pembe, boynu ince, salındı mı kuğu gibi zarif olacak ve zarifliğinin ortasında bir hanımefendi barındıracak.

Güzel olacak ama kaşı, gözü, bacağı, iki meme ucundan önce, sözü doğru, ruhu aydınlık olacak, güzelliği komple olacak.

Korkmayacaksın gecenin bir vakti sol cenapta yüzünü gördüğünde.

Yeni bir kabus gibi yaşamayacaksın gerçeği de

. Güzel olacak ama, aklını evde tutacak kadar da akıllı....

Seni elinin tersiyle değil, avucunun içiyle kavrayacak...

Bileceksin ki “emin ellerdeyim, başkası tutamaz beni böyle.

” Rahat olacaksın yanında, Çok konuşmayacak, beynini didiklemeyecek küçük kurtçuklarla. Sıradan ve kabullenir yaşamanın ne demek olduğunu sindirmiş olacak içine.

Asla şatafat düşkünü olmayacak.

Doğum günlerinde bir sıcacık öpücüğün yerini, tek taş bir De Beears ın alamayacağını algılayacak kadar doygun olacak.

Hatırlaman yetecek özel günleri, pahalı bir hediyeyle savuşturmadan sadeliğin içinde farkedilir olabilmeyi, gösterişli kıyafetle bir tutmayacak.

Duruşu, oturuşu, yürüyüşü abartılı değil, basit hiç değil, sadelikten oluşacak.

Kendini süs bebeği gibi ortaya atıp, fingirdeşmeyecek başkalarıyla.

Ekonomiden, politikadan, milli maçlardan ve kültürel olaylardan haberi olacak.

Bizi kim yönetir, nasıl yönetir, demokrasi, monarşi, oligarşi nedir, bilecek.

Saf hatun numarasıyla cahilliğini güzelliğiyle örtmeye yeltenmeyecek.

Gezip, eğlenmesini bildiği kadar, pazar parasını kozmetiğe yatırmaması gerektiğini, domatesin, ekmeğin, soğanın, kıymanın kaç para olduğunu bilecek.

Cak cak telefonda konuşup, “niye böyle fatura geldi” hayret tribine girmeyecek.

Eşini dostunu kollayacak ama içi vıcık vıcık dedikodu yumağının içinde kaybolmayacak.

Marka düşkünü, moda düşkünü olmayacak kesinlikle...

Takip edecek ancak yakışanı seçecek.

Sökük, paça boyu, fermuar dikmeyi bilecek, her seferinde terzi aranmayacak pırnık pırnık. Elinden her iş gelecek.

Marifetlerini sadece seni elde ederken değil, seni elde tutarken de gösterecek ve tüm bunlar içinden gelecek içinden, göstermelik olmayacak.

Adamın sinirini bozmayacak, tepesini attırmayacak, cinleri başına toplamayacak, kör olası dilini gerektiğinde yutacak...

Çarşı Pazar görmesini, sana don külot almasını, gömlek ayakkabı numaranı bilecek...

ve zevki seni giydirecek kadar yerinde olacak, kendisini giydirmeyi bildiği gibi Orada burada dedikodu yapmayacak, laf taşımayacak, ayıkla pirincin taşını durumlarına sokmayacak.

Ortalık yerde kahkahalarıyla sebepsiz çınlamayacak.

Dekoltenin dozunu kaçırmayacak ama sıkı sıkıya da kendini ambalajlamayacak

. Açık saçık olan elbisesi değil, sana olan ilgisi olacak ve bunu gösterebilecek medeniyeti...

Onu bir kediyi sever gibi seveceksin yanı başında ve huzurla...

Öyle “çağırdım, gelmedin, geç kaldın, aramadın, sormadın, kiminleydin, hesap ver” yapmayacak.

Sana yüreğiyle güvenecek, inançlarıyla sokulacak.

Bilmem kimin sözüne aldırmayacak, asla arkadaşlarının arkasından konuşmayacak, hele küfür hiç etmeyecek.

Sınırını zorlamayacak , salya sümük ağlamayacak, kıytırık nedenlerden hır gür çıkarmayacak. Sözü dinlenir, anlaşılır olacak.

Bir hatayı allayıp pullayıp abartmayacak.

Gömleklerini o ütüleyecek ve o gömleğe hangi pantolon yakışır bilecek.

Ama hayatı giyim kuşam üstüne kurulmayacak.

Uyum ve uyumsuzluk nedir bilecek.

Bir kere, topuklu ayakkabıyla spor ayakkabının ayrımını yapabilecek arkadaş.

Dağa çıkarken rugan ayakkabı giymeyecek.

“Of yoruldum, beni ara, beni al, beni bul, bunu isterim” değil, “sence de uygunsa, yanındayım, ben gelirim, merak etme” olacak lügatında.

Tereciye tere satmayacak yani.

Hissettiğiyle yaptığı şey arasında uçurum olmayacak.

Cesur olacak cesur.

Seni seviyorum derken korkmayacak, başka şeylerin arkasına gizlenmeyecek ve arkandan laf söyletmeyecek....

Kadın dediğin iyi sevişecek arkadaş.

Koyun gibi yatmayacak, kımıl kımıl olacak yatakta.

Aklını başından alacak ama, aklını sadece bununla yormayacak.

Delireceksin ama delirmen hastalıktan olmayacak.

Uzanıverdi mi yanına boylu boyunca, göğsünde atan kalbinin yerine koyacaksın kendini, ruhunu, her şeyini.

Aşksız yatmayacak yatağa ve sen bunu bileceksin Kadın gibi kadın olacak, kadın dediğin, çıtır çerez niyetine yemediğin.

Bir gecelik değil, ömürlük olacak ömürlük.

Yıllara rehaveti değil huzuru taşıyacak.

En seksi leydi olmayı da bilecek, hanım sultan olup sözünü geçirmeyi de.

Cıvık konulara takılıp zaman tüketmeyecek, küsmeyecek, süründürmeyecek

. Kadın dediğin ayıp nedir, bilecek. Sıkboğaz edip, seni yalancı durumuna düşürmeyecek.

Seni öyle bir tutacak ki arkadaş, sen bile şaşıracaksın öyle tutulduğuna.

İki lafın başı, her tartışmada “ayrılalım” tehdidi savurmayacak.

Sabırlı olacak ve asla gururuna dokunmayacak...

Tuzu az, şekeri çok gibi limiti olmayan prosedürsüz yemeklerle işi olmayacak.

Şöyle pastırmalı kuru fasulyenin yanına tereyağlı pilavı konduracak şüphesiz.

Salatasız oturmayacak yemeğe.

Su getirmeyi hiç mi hiç unutmayacak.

Temiz olacak her şeyden önce, mesela; köfteyi mıncıklarken elleri.

Yahut pahalı parfümlerin sindiği, süslü püslü boyacı küpü gibi, her öptüğünde bulaşık bir tadın kaldığı bir kadını öpmeyeceksin.

Buram buram aşka sarılacaksın arkadaş.

Buram buram kadın kokacak, kadın dediğin.

Kadın dediğin güzel olacak ama eli yüzü düzgünden çok öte bir şey.

Zeki olacak zeki, seni bir hamur gibi karmasını da bilecek, o hamura kendini katmasını da... Paranın gücünü bilecek ama ne parasızlığın ezikliğini ne de paranın kudurmuşluğunu yaşayacak. Değerlerini bir anlık hevesler uğruna terketmeyecek

. Namussuzluğunu, ahlaksızlığını ancak ve ancak seni baştan çıkarırken kullanacak, yan gözle adam kesmeyecek, üstüne sevgili edinmeyecek.

Sarışın, renkli gözlü, uzun bacaklı, beyaz tenli, ince bilekli dilber filan fasarya...

Kadın dediğin hatun olacak arkadaş, sözüne güvenilir, olacak.

Bileceksin ki konuşulanlar burada kalır, kapıdan çıkmaz bir daha.

Ağzı sıkı olacak kadın dediğin.

Sırrını tutacak ama gününü bekleyip kusmayacak...

Para lazımcılardan, kürkçülerden, cep telefonu manyaklarından, dırdırcılardan, unutkanlıklarını senin üzerine atanlardan, kendi yetersizliğini seni suçlayarak rahatlayanlardan, raf süslerinden, tehtidkarlardan, kaçaklardan, kıkırdayanlardan, boş bakanlardan olmayacak.

Saflığı, cahilliği, aptallığı oynamayacak, biraz ukala olabilir ancak sana rol yapmayacak. Komplekslerini güzelliğiyle örtmeye çalışmayacak.

Bir şeyi çok isterse ve inançları doğrultusunda yapacak.

En önemlisi kendini sevecek arkadaş, kendini sevmeyen kadından sana ne hayır gelir.

Bir bakarsın ki yıllar sonra bu kadınla ne yatağa sığabiliyorsun, ne toprağa...

Koluna takıp gezmesini de bileceksin gururla, koynuna çekip sevişmesini de şehvetle.

Analığını da bilecek, çocuklarından saygı görmeyi de, anaya babaya hürmet etmeyi de...

Kadın, kadın olacak be, seni sadece sen olduğun için, sensin diye sevecek.

Parayla pulla, kariyerle, güçle, kimin ne dediğiyle , sınırlamayacak.

Hem sevgilin, hem arkadaşın, hem annen, hem çocuğun olacak, bağrına basacaksın huzurla...


Bileceksin ki evde o kadın tarafından beklenmenin zevkini hiçbir zevk yaşatamaz sana..

16 Ekim 2007 Salı

BİR BARDAK YARISINA KADAR KOLA DOLU


Matematikçi: "Bardağın yarısı dolu.
"Fizikçi: "Bardağın yarısı boş.
"Kimyacı: "Bardağın %48'i dolu.
"Biyolog: "Sıvı çok az.
"Mühendis: "Bardak fazla büyük
."Psikolog: "Gerçekleştirilememiş arzuları temsil ediyor.
"Filozof kolayı içti ve bardağı bırakırken sordu: "Soru neydi?"

sorgu


Avukat adli tabibi sorguya çekiyordu (tabi, bir Amerikan mahkemesinde):
"-Ölüm evrakını imzalamadan önce adamın nabzına bakmış mıydınız?""-Hayır.""-Kalbini dinlemiş miydiniz?""-Hayır.""-Nefes alıp almadığını kontrol etmiş miydiniz?""-Hayır.""-Öyleyse, ölüm evrakını imzalamadan önce adamın ölü olduğunda emin olmak için gereken hiç bir işlemi yapmadınız, değil mi?"
Tabibin sabrı taştı:"-Pekala, şöyle söyleyeyim: Adamın beyni masamdaydı, fakat bütün bildiğim, onun bir yerlerde hala hukuk tahsili yapıyor olabileceğidir."

9 Ekim 2007 Salı

hadi park etmeye çalışın bakimm.

YENİ DAMAT:=)







Gelin, yeni eşiyle birlikte gerdeğe girdikten hemen sonra
"Biliyor musun?.." demiş hafif sinirli bir ses tonuyla
"Sen çok kötü bir eşsin!"
"Aaa?.."
demiş yaptığı seks sonrası yakmak için bir keyif sigarası arayan yeni damat
"Daha 30 saniye oldu.. Nasıl bu kanıya vardın

GERÇEK BİR DENEY

Bir laboratuvarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçükbalığın oldugu kocaman bir akvaryum konuluyor. Haliyle, büyük olanbalık acıktıkça küçük balıkları yiyor... Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor ve böylece akvaryum 2'yeayrılıyor. Büyük balık bir tarafa, küçük balıklar da diğer tarafayerleştiriliyor. Büyük balık, cam bölmeyi geçmek ve küçük balıklarıyemek için defalarca deneme yapıyor. Bu durum, tam 28 saat boyunca sürüyor. Bu sürenin sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek içinmücadele etmeyi bırakıyor. Deneyin sonunda, cam bölme kaldırılıyor.Fakat o da ne! Büyük balık, küçükleri yemek için hiçbir girişimdebulunmuyor. Saatler geçtiği halde, küçük balıkları yemediği görülüyor. Buna psikolojide, "Öğrenilmiş Güçsüzlük" deniliyor. İstatistikleregöre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148 bin defaanne ve babasının, "Yapma, elleme, dokunma" gibi sözlerini duyuyormuş. Böyle olunca da çocukta büyüyünce "yapamama, edememe" özelliklerigelişiyor ve kendisine olan özgüvenini yitiriyormuş.

Kimdir şu meşhur Murphy?

1917 doğumlu Edward A. Murphy Jr. ABD Hava Kuvvetlerinde 1949'da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi. İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981). Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu. Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi. Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı. Bir kaç ay içinde "Murph'nin Kanunları" mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958'de de nihayet Webster'in sözlüğüne girdi.

KÖTÜMSERLİĞİN KİTABI

EĞER KENDİNİZİ İYİ HİSSEDİYORSANIZ, ÜZÜLMEYİN GEÇER.
HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ KADAR KOLAY DEĞİLDİR.
HERŞEY DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN DAHA UZUN SÜRER.
ÖĞRETMENİN İLGİNÇ BULDUĞU BİR KONU, ÖĞRENCİYİ SIKAR.
NE ZAMAN BİRŞEY YAPMAYA KALKIŞIRSANIZ, MUTLAKA ÖNCELİKLE YAPMANIZ GEREKEN BAŞKA BİRŞEY VARDIR.
BİRŞEYLER TERS GİDECEĞİNDEN ENDİŞE EDERSENİZ, TERS GİDECEKTİR.
KESTİRME YOL, İKİ NOKTA ARASINDAKİ EN UZUN MESAFEDİR.
TENEFFÜSTE ZAMAN DERSTEKİNDEN DAHA HIZLI AKAR.
HATA YAPMA OLASILIĞINIZ HERZAMAN AYNIDIR.
ARADIĞINIZ BİR ŞEYİ SON BAKTIĞINIZ YERDE BULURSUNUZ.
BİR ŞEYİ EN UYGUN FİYATA SATIN ALIRKEN, NE KADAR ÇOK UZUN ARAŞTIRIRSANIZ ARAŞTIRIN, SATIN ALDIKTAN SONRA BİR BAŞKA YERDE DAHA UCUZA SATILDIĞINI KEŞFEDERSİNİZ.
PARLEMENTO FAALİYETTE İKEN HİÇ KİMSENİN YAŞAMI, ÖZGÜRLÜĞÜ VE MAL VARLIĞI GÜVENDE DEĞİLDİR.
BİR CİHAZI MONTE ETTİKTEN SONRA, MUTLAKA BİRKAÇ CİVATA ARTAR.
DEMİRYOLLARINA BAKARAK TRENİN NEREYE GİTTİĞİNİ ASLA BİLEMESSİNİZ.
BANKADAN KREDİ ALIRKEN, ÖNCE İHTİYACINIZ OLMADIĞINI İSPATLAMANIZ GEREKİR.
BİR ŞEYİ TAMİR EDERKEN, DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN DAHA UZUN SÜRER VE DAHA PAHALLIYA MAL OLUR.
BEKAR BİRİNİN (KIZ/ERKEK) ARKADAŞI YOKSA BİR NEDENİ VARDIR.
SİZE UYGUN BİRİNİ BULDUĞUNUZDA, YA EVLİDİR YA KIZ (ERKEK) ARKADAŞI VARDIR YA DA GAY'DİR.
BİR ŞEYLE FAZLA OYNARSANIZ, ONU BOZARSINIZ.
BİR ŞEYİ YERLEŞTİRKEN SIKIŞIRSA ZORLAYINIZ; KIRILIRSA ZATEN DEĞİŞTİRMENİZ GEREKİYORDU.
BOZULAN BİR EV ALETİNİ TAMİRCİYE NESİNİN BOZUK OLDUĞUNU GÖSTERİRKEN, MÜKEMMEL BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIR.
PİPO, AKILLI BİR ADAMA DÜŞÜNMEK İÇİN SÜRE TANIR FAKAT AKILSIZ İÇİN AĞZINA SOKUŞTURACAĞI BİR ŞEYDEN İBARETTİR.
HERKESİN, FAZLA BİR İŞE YARAMAYAN, "NASIL ZENGİN OLUNUR?" FORMÜLLERİ VARDIR.
ÇÖPÜ DIŞARIYA ALMANIZ GEREKTİĞİNİ, KAPICI ÇÖPÜ ALDIKTAN SONRA HATIRLARSINIZ.
BİR TARTIŞMADA ŞÜPHEYE DÜŞERSENİZ MIRILDANIN, BAŞINIZ DERDE GİRESE TARTIŞMAYA BAŞKANLIK EDİN.
BEYİN x GÜZELLİK x MEDENİ HALİ = SABİT'TİR. BU SABİT İSE SIFIR'DIR.
HAYATA GÜZEL OLAN HERŞEY YA YASAL DEĞİLDİR YA AHLAKİ DEĞİLDİR YA DA KİLO ALDIRICIDIR.
KOLAY KANDIRILANLARIN PARALARININ KENDİLERİNDE KALMASINI SAĞLAMAK AHLAKEN YANLIŞTIR.
BİR KİŞİNİN SİZE KARŞI BESLEDİĞİ SEVGİ DUYGUSU, SİZİN ONU NE KADAR SEVDİĞİNİZLE TERS ORANTILIDIR.
ELDEKİ BİR KUŞ, TEPENİZDEKİ BİR KUŞTAN DAHA GÜVENLİDİR.
AŞK, KALPTE AÇILAN BİR DELİKTİR.
İYİ KIZLAR (ERKEKLER) İPİ SONUNCU OLARAK GÖĞÜSLERLER.
PARA, AŞKI SATIN ALAMAZ FAKAT SİZİ KESİNLİKLE İYİ BİR PAZARLIK YAPABİLECEK KONUMA GETİRİR.
MURPHY'NİN ALTIN KURALI: HER KİMİN ALTINI VARSA KURALLARI O YAPAR.
TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK, SİZE DOĞRU GELEN BİR TRENİN FAR'IDIR.
BEKARLIK IRSİ DEĞİLDİR.
SİZDEN DAHA ÇILGIN BİRİYLE ARKADAŞ OLMAYINIZ.
GÜZELLİK YÜZEYSELDİR ANCAK ÇİRKİNLİK KEMİĞE KADAR İŞLER.
HERKESİ MEMNUN ETMEYE ÇALIŞIRSANIZ, KİMSE BUNDAN HOŞLANMAZ.
YAPILAN HATALI BİR HESAPTAN BİRDEN FAZLA KİŞİ SORUMLU İSE, HİÇBİRİ HATA YAPMAMIŞTIR.
ŞÜPHEYE DÜŞTÜĞÜNÜZDE, İKNA EDİCİ OLMAYA ÇALIŞIN.
MANTIK, GÜVEN İÇİNDE YANLIŞ SONUÇLARA SİSTEMATİK OLARAK ULAŞMANIZI SAĞLAYAN BİR METODTUR.
BİR UZMAN, DAHA AZ BİLİNEN ŞEYLERİ DAHA ÇOK BİLEN VE HİÇBİRŞEY HAKKINDA TAMAMİYLE HERŞEYİ BİLEN KİŞİDİR.
BİR "KİŞİYE MASA BOYALI, SAKIN DEYME!" DERSENİZ, SİZE İNANMADAN ÖNCE MUTLAKA MASAYA DOKUNACAKTIR.
AŞIK OLDUKLARINDA, AKILLI BİR ADAMLA BUDALA BİR ADAM ARASINDA HİÇ FARK YOKTUR.
BÜTÜN BİR DÖNEM KUSURSUZ ÇALIŞAN HESAP MAKİNASININ, MATEMATİK SINAVINDA PİLİ BİTER. (AÇIKLAMA: HER İHTİMALE KARŞIN, BERABERİNİZDE PİL TAŞIRSANIZ, O DA BAYAT ÇIKAR)
BEKARLIK ZAMANIN FONKSİYONUDUR, NE ZAMAN BİRİNİ BULURSANIZ, HEMEN BİR BAŞKASI DİKKATİNİZİ ÇEKER.
BÜYÜK KEŞİFLERİN TÜMÜ HATALAR SONUCUNDA OLMUŞTUR.
TOPLANTI, GÜNDEMİN TARTIŞILDIĞI VE SAATLERİN BOŞA HARCANDIĞI BİR FAALİYETTİR.
YENİ SİSTEMLER YENİ PROBLEMLERİ BERABERİNDE GETİRİR.
BİZ HERHANGİ BİR KONUNUN YÜZDE BİRİNİN MİLYONDA BİRİNİ BİLE BİLMİYORUZ.
BİR TASARIM MÜHENDİSİNİN TEMEL FONKSİYONU ÜRETİCİ İÇİN ONU İMAL ETMEYİ VE TAMİRCİ İÇİN TAMİRİNİ YAPMAYI ZORLAŞTIRMAKTIR.
OKULUN EN ZOR DERSİNİN SINAVINDA, SINIFIN EN ÇEKİCİ (KIZI/ERKEĞİ) YANINIZDA OTURMAKLA DİKKATİNİZİ DAĞITIR.
BİR ŞEYİ ANLAYAMIYORSANIZ, İÇGÜDÜSEL OLARAK DOĞRUDUR.
BİR DENEY DOĞRU SONUÇ VERİYORSA, BİR ŞEYLER TERS GİTMİŞTİR.
BİR ERKEĞİ ELDE TUTMANIN YOLU, ONU BIRAKMAMACASINA SIKICA SARMALAMAKTIR.
DENEDİĞİNİZ HERŞEY BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANIYORSA, KULLANMA KILAVUZUNA MÜRACAAT EDİNİZ.
TERS GİTMESİ MUHTEMEL BİR KAÇ OLASILIK İÇİNDE EN FAZLA HASAR VEREBİLECEK OLASILIK GERÇEKLEŞİR.
PİYANGODA PARA KAZANDIĞINIZ GÜN, ÖLÜMÜNÜZE FAZLA KALMAMIŞTIR.

SABİT KURALLAR

- Murphy'nin altın kuralı: Altını olan kanunu koyar!
- Murphy Felsefesi: Gülümse... Yarın daha kötü olacak.

ayrılma bahaneleri


*.beni kendi cinsim daa cok cekiyo eşşcinsel olcam ben

*.bende sana yetecek kadar ben kalmadı...

*.ben sana a$ik olmak uzereyim ama biliyorum ki sen benim agzima sichacaksin. o yuzden bu ili$ki bitmeli.

*.bana göre fazla iyisin, seni hak etmiyorum...

*.pipin cok kucuk,senden iyisini buldum...

*.- şu aralar çok yoğunum, seninle ilgilenemiyeceğim. (orospu oldum, bi ortamlar bi ortamlar, bildiğin gibi değil)

*.- halecim, zengin oldum kızım ben parayı buldum hadi canım hadiii.... manken falan bakıcam ben artık...

*.- ayrılmalıyız badenaz- ama nasılll.. neden tankut? biz ayyyy-rııı-laaaa-mayız- nerden biliyorsun? denemeye değmez mi sence?

*.zirvede bırakalım

*.almanyadan eski sevgilim gelicek.cik kalbimden.

*.her zaman canımsın, ama bunun gerçek hayatta karşılığı yok! ne demekse!?

*.seni tamamen kaybetmeyi goze alamam, arkadas kalalim (abaza kaldıgımda stepne olarak kullanacam seni zalak)

*.-bugün allah için ne yaptın?-hiç bişey-o zaman ayrılmalıyız kusra bakma

*.seninle birlikte gezerken beni çok tahrik ediyosun sonra bu ağrı yapıo. ben bu acılarla yasamak istemiyorum, gülhayatcan...

*.seni cok anneme benzettim kusura bakma (evdeki yetiyo sürekli agzıma mıçarak)

*.ben fakirim sana laik olamam

*.-çok yoruldum, bir molaya ihtiyacım var+basket maçı sandın herhalde!

*.senin gibi birisini haketmiyorum :)))))))daha iyisine layıksın yollarımız ayrı bir türlü kesişemiyoruz hep paralel gidiyoruz....felannnnnnnnn

*.sen benim için çok iyisin (nasıl ya! bi çakacaksın şimdi kadir abi gibi,yapışacak ayaklarına diliyle parlattıracaksın ayakabını,görcek iyiigimi..)

*.- bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse henüz erken.- nası yani?- gitmem gerek.

*.seninle düzgün bi ili$ki ya$amak istiyorum ama $u anda ciddi bi$eyler ya$amak istemiyorum (henüz bu konularda çocuk oldugumu kabul ediyorum, ama büyümek de istemiyorum).. ama seni kaybetmek de istemiyorum.. büyüyünce gelecegim ilk kiz sensin:))


Myspace Graphics
followferay.spaces.live.com

Fotoğraflar'la Dünya

www.milliyet.com.tr

YAŞAM DERSİ

Hiçbir şey için benimdir deme
Sadece De ki ; Yanımdadır. Çünkü ne altın, Ne toprak Ne sevgili, Ne hayat, Ne ölüm, Ne huzur, Ne de keder Daima seninle kalmaz...
H. Lawrence
**************************************************
**IQ’ lar eşit olmadıkça insanlar eşit değildir''

**************************************************
Kalbini dünün üzüntüleri, yarının endişeleri ile doldurursan, şükredeceğin bugünün olmaz.
*************************************************

Şimdi Kayıt Ol:

SEVEREK İZLEDİĞİM FİLİMLER

  • BAKIŞ AÇISI(bır suikastın farklı açılarla anlatımı,bayıldım!)
  • SU DÜNYASI-Waterworld-Kevin Costner(böyle bir gelecek ihtimalı çok etkilemişti beni)
  • İnsanlar Yaşadıkça (1953) -From Here to Eternity (çok eski ama harika bir filim)SAVAŞ
  • Esaretin Bedeli-Shawshank Redemption (izlemekten bıkmadığım tek filim)
  • Kapıdaki Düşman-Enemy at the Gates (zevkle izlediğim filimlerden biri)SAVAŞ
  • Ölüm Kadına Yakışır-Death Becomes Her(Bruce Willis,Goldie Hawn,Meryl Streep)KOMEDİ
  • Eternity and day- Eleni Karaindrou(filmin müziği harikadır)

KİŞİSEL GELİŞİM KİTAPLARI

  • Tibet'in Gençlik Pınarı 2. Kitap
  • Tibet'in Gençlik Pınarı 1. Kitap
  • Ruhsal Şifa -Dora Kunz
  • Geçmiş Yaşamlar Ölümsüz Ustalar- Dr. Briane L. Weiss
  • Işığa Bir Adım Kala- Dr. Melvin Morse
  • Yaratıcı İmgeleme -Shakti Gawain
  • Enerjilerle Pratik Şifa -Donna Eden
  • Olgunluk- Osho
  • Farkındalık- Osho
  • Yakınlık- Osho
  • Yaratıcılık -Osho
  • Aura ve Çakra Kullanma Kılavuzu - Karla Mc Laren
  • Müthiş Sır- Mike Hernacki
  • Çocuğunuzla Birlikte Büyüyün - D.Corkille Briggs
  • Başarı Korkusu- Martha Friedman
  • Sevgi Korkudan Özgürleşmektir - Gerald Jampolsky
  • Çekim yasası -Nil Gün
  • Geçmişin Gölgeleri - Nil Gün
  • Örselenmiş Cinsellik - Aline P.Zoldbrod
  • Ruhsal Büyüme - Sanaya Roman
  • Gelişen Ruhlar İyileşen Yaralar - Lise Bourbeau
  • Doğru Sorular - Debbie Ford
  • Gölgenin Sırrı - Debbie Ford
  • Pozitif Gücün Büyüsü - Louise Hay
  • Düşünce Gücüyle Tedavi - Louise Hay
  • Yol Ve Erdemin Kitabı - Lao Tzu
  • Tüm Yönleriyle Reiki- W.Lübeck, F. A.Petter
  • Reiki Esasları- Diane Stein
  • . Işığın Doğuşu- Barbara A. Brennan
  • Işığın Elleri -Barbara A. Brennan